"Susun, sakın sesinizi çıkarmayın! Fillerin ayağına keçe bağladık, ses çıkarmasın diye. Bu geçitler çok tehlikelidir. Her an çığ düşebilir. Sessiz olun diyorum. Heyy, sen oradaki! Neden bağırdın! Bak çığ düşüyor. Koşun, koşun, hayatınızı kurtarın, sallanmayın!" Herodot namındaki tarih hocamız Ali Beyin lisede anlattığı derslerden biriydi bu. Anibal`in Alpler`i nasıl geçtiğini hep birlikte sınıfta yaşamıştık. Anibal`le birlikte o dağları aştıktan sonra, o olayları unutmak mümkün müdür? Bir de şu tarih anlatımına bakın: "Bumin Kağan, devleti kurduğu yıl öldü. Yerine geçen oğlu Ko-lo da çok yaşamadı. 553 yılında Göktürklerin başına Bumin`in oğlu Mukan geçti. Mukan Kağan ilk olarak Avarlara vurduğu darbe ile onların batıya göç etmelerini sağladı. Kitanlara ve Kırgızlara hakimiyetini kabul ettirdi. Çin`deki Chou (Cou) ve Ch`i (Ts`i) hanedanlarını baskı altına aldı. Böylece İstemi`ye karşı, Çin`den yardım isteyen Akhunlara yapılabilecek Çin desteğine mani oldu. Mukan Kağan daha sonra, kızını Chou (Cou) imparatoru ile evlendirdi." Bu, lise öğrencilerine reva gördüğümüz tarih ders kitaplarından rasgele seçilmiş bir örnek. Hangi tarih kitabını açarsanız açın, metinler bundan farklı değil. Çocuklar birbiriyle ilintisiz yüzlerce metni, binlerce ismi ve olayı "hafızlamak" zorunda. Eğitim dediğimiz şey bu mudur?